NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُعَاذٍ
حَدَّثَنِي
أَبِي
حَدَّثَنَا
النَّهَّاسُ
عَنْ عَطَاءٍ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
عَنْ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِذَا
أَهَلَّ
الرَّجُلُ
بِالْحَجِّ
ثُمَّ قَدِمَ
مَكَّةَ
فَطَافَ
بِالْبَيْتِ
وَبِالصَّفَا
وَالْمَرْوَةِ
فَقَدْ حَلَّ
وَهِيَ عُمْرَةٌ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
رَوَاهُ
ابْنُ جُرَيْجٍ
عَنْ رَجُلٍ
عَنْ عَطَاءٍ
دَخَلَ أَصْحَابُ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مُهِلِّينَ
بِالْحَجِّ خَالِصًا
فَجَعَلَهَا
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
عُمْرَةً
İbn Abbas (r.a.)'dan
rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v.);
"Bir kimse (sadece)
hacca niyet eder, sonra Mekke'ye gelir de Beyt-i ve Safa ile Merve'yi tavaf
ederse ihramdan çıkabilir ve bu (yaptığı) umredir," buyurmuştur.
Ebû Dâvûd dedi ki: Bu
hadisi İbn Cüreyc de bir adam vasıtasıyla Ata'dan (şu şekilde) rivayet
etmiştir: "Nebi (s.a.v.)'in ashabı sadece hacca niyet ederek (Mekke'ye)
gelmişti. (Ashabının niyet ettiği) haca umreye çevirtti."
İzah:
es-Sa'âti,
el-Fethu'r-rabbânî, XII, 97.
Bu hadis-i şerif,
"ifrâd haccına niyet eden bir kimsenin kudüm tavafını yaptıktan sonra
ihramdan çıkabileceğini ve yaptığı bu amelin umre sayılacağım" söyleyen
Hz. İbn Abbâs'ın delilidir. Ulemânın büyük çoğunluğuna göre ise, sadece kudüm
tavafını ifâ etmekle ihramdan çıkmak caiz değildir. İhramdan çıkabilmek için
Arafat'ta vakfe yaparak Minâ'da şeytan taşlayıp kurban kesmek ve ziyaret
tavafını ifâ etmek gerekir.
Hz. İbn Abbas'm görüşü
Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste şu mânâya gelen sözlerle ifâde
edilmektedir:
İbn Cureyc dedi ki:
Bana Âtâ şöyle söyledi: İbn Abbâs dedi ki:
Beyt'i tavaf eden ister
hacı olsun isterse hacı olmasın ihramdan çıkar. (İbn Cureyc) Atâ'ya:
Acaba bunu neye
istinaden söylüyordu? diye sordum.
Allah Teâlâ'nın:
"sonra onun hill yeri Beyt-i Atîk'dir." âyet-i kerîmesine [Hac 33]
istinaden, cevâbını verdi.
Ama bu Arafat'dan sonra
olacaktır, dedim; Atâ:
Nebi (s.a.v.)'in Veda
Haccında kendilerine verdiği hilPe çıkma emrinden diyordu, dedi."[Müslim,
hac]
Bu konuda Nevevî diyor
ki: "İbn Abbâs'ın âyetle istidlali doğru değildir. Çünkü âyet-i kerime'de
bu hususa delâlet yoktur. Âyet kurbanın yalnız Harem-i Şerifte kesileceğini
bildirmektedir. Onda ihramdan çıkmak olsaydı, tavafa lüzum kalmadan mücerred
kurbanlık Harem-i Şerife varmakla ihramdan çıkmak icâb ederdi. İbn Abbâs'm Veda
Haccında Peygamber (s.a.v.)'in verdiği hilPe çıkma emriyle istidlali de doğru
değildir. Zira bu emirde mücerred Kâ'be'yi tavaftan sonra ihramdan çıkılacağına
delâlet yoktur. Resûlullah (s.a.v.)'in emri o seneye mahsûs olmak üzere haccı
umreye tebdil hakkındadır."[Nevevî, Şerhu Müslim, VIII, 230.]
Bazıları Hz. İbn
Abbâs'ın kavlini te'vil etmiş ve "Onun maksadı haccı tamamlayamadan
kalanlardır. Böyleleri tavaf ve sa'yden sonra ihramdan çıkarlar demek
istemiştir" şeklinde mütâlâa yürütmüşlerse de, bu te'vil ihtimalden uzak
görülmüştür.
Çünkü rivayetlerin
birinde İbn Abbâs'ın "Hacı olsun olmasın, Beyti tavaf eden kimse ihramdan
çıkar" dediği bildirilmektedir. [Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme ve
Şerhi, VI, 499.]
Ulemânın büyük
çoğunluğuna göre bu hadis Resûl-i Ekrem'e ulaşan merfû' bir hadis değildir. İbn
Abbâs'ın kendi sözüdür .ve senedinde ulemânın zayıf olduğunda ittifak ettiği
"Nehhâs" vardır. Durum onu gösteriyor ki, bu hadisin merfû olarak
rivayeti münkerdir. Gerçekte bu hadisi Atâ, İbn Abbâs'dan mevkuf olarak rivayet
etmiştir ve şu anlamdadır: "Kim hacca niyet ederek (Ka'be'ye) gelir de,
Beyt'i ve Safa ile Merve arasım tavaf edecek olursa, haccı umreye
dönüşür."[es-Sâ'âti, el-Fethü'r-Rabbânî, XII, 97.] Bu hadisi İmâm Ahmed
Müsned'inde hasen bir senedle rivayet etmiştir. Ve Zahirî ulemâsından bazıları
bu hadisle amel etmişledir.
İmâm Ahmed'e göre,
hacc-ı ifrâda niyet ederek Ka'be'ye gelip de Beyt-i Şerifi ve Safa ile Merve
arasını tavaf eden bir kimsenin ihramdan çıkması müstehâbdır. Ebû Dâvûd metnin
sonuna "Nebi (s.a.v.)'in ashabı sadece hacca niyet ederek (Mekke'ye)
gelmişti. (Ashabının niyet ettiği) haccı umreye çevirtti," anlamındaki
ta'liki ilâve etmekle . "yanında hedy kurbanı olmayan ve ifrâd haccı
yapmak maksadıyla Mekke'ye gelen bir kimsenin tavafı ve sa'yı yaptıktan sonra
ihramdan çıkabileceğini" söyleyen Hz. îbn Abbâs'ın görüşünü
delillendirmek ve takviye etmek istemişse de ulemânın büyük çoğunluğuna göre
Resûl-i Ekrem'in bu emri Veda Haccında bulunan ashab-ı kirama âit özel bir
emirdir. Câhiliyye çağından kalan "hac mevsiminde umre
yapılamayacağı" yolundaki görüşü yıkmak için verilmiştir. Hz. İbn Abbâs'ın
görüşünü destekleyici bir delil olmaktan uzaktır. Bu ta'lik daha uzun şekliyle
1787 numaralı hadiste geçmişti.